14 Kasım 2020

Yetişkinlerin Yalan Hayatı - Elena Ferrante


Napoli Romanları'nın gizemli yazarı Elena Ferrante bizi bir kez daha Napoli sokaklarına götürüyor. 

Napoli'de oldukça güzel koşullarda, akademisyen ve öğretmen anne-babasıyla büyüyen Giovanna, günün birinden babasıyla bir sürtüşmesinde yıllardır görüşülmeyen Halası Vittoria'ya benzetildiğini işitiyor. Ergenliğin yıpratıcı koridorlarında çarpa çarpa ilerleyen Giovanna, bu sözden ifade edenin istediğinden de fazla etkileniyor. Halası Vittoria'nın peşine düşen Giovanna bir başka Napoli ile karşılaşıyor. Napoli'nin oldukça yoksul bir mahallesinde yaşayan Halası'nın peşinde iki dünya arasındaki farkla sarsılıyor. Yoksulluk, çirkinlik, bayağılıkla özdeşleştirdiği aşağı Napoli keşfini sürdürürken, hayatını değiştiren bir başka olayla bütün ezberleri bozuluyor. Artık Giovanna için "çirkinliğin" ve samimiyetin ölçüsü para ile ölçülemeyecek kadar farklı hale geliyor.

Yetişkinlerin Yalan Hayatı, tıpkı Napoli Romanları gibi bize aileyi, mahalleyi, yakın arkadaşlığı, kadın -erkek ilişkilerini, cinselliği sorgulatıyor. Napoli Romanları'nda bunu çocukluktan ergenliği iki kız arkadaş üzerinden yapan Ferrante, bu kez ergenimiz Giovanna ile birlikte bu sorgulamayı yaptırıyor. Napoli ışıkları içinde yine ışıklı bir kitap bence...  

Yetişkinlerin Yalan Hayatı, Elena Ferrante, Everest Yayınları, 

1Baskı Ekim 2020, Çeviren: Eren Yücesan Cendey, s.339

06 Kasım 2020

Japon Sevgili - Isabel Allende


Yıllar yıllar önce Ruhlar Evi'ni izledim. Clara rolünde muhteşem Meryl Streep vardı. Çok etkileyici, sarsıcı bir filmdi. Filmi unuttum sayılır artık ama o sarsılma duygusu hala hafızamda. Açıkçası o zamanlar bu filmin Isabel Allende'nin kaleminden çıkan Ruhlar Evi'nin beyaz perde uyarlaması olduğunu bilmiyordum. Daha doğrusu Allende'yi duymamıştım. Böylece ben farkında olmasam da Allende ile Ruhlar Evi'nin filmiyle tanışmışız. 

Sonrasında Paula'yı okudum. Istıraplı konusuna karşın (Paula, Isabel Allende'nin kızının ismi ve kitap Paula'nın hastalığı ve ölümü üzerine) Allende muhteşem bir iş çıkarmış ve kızına kelimelerden bir anıt dikmişti. 

Arkasından Ruhlar Evi'nin romanı geldi. Çok karakterli, büyülü, tüyler ürpertici... 

Kış Ortasında belki de Allende kitapları arasında en sıradan olan olabilir benim için. Kötü müydü, asla... Ama beklenti büyük olunca, biraz böyle oluyor naparsınız. 

Japon Sevgili'ye geldi sıra... İşte yeniden Allende dediğim kitap. İlk sayfasından bağlandım kitaba. Allende bir yandan kişilerin oyuncaklı, derin iç dünyalarına dalarken, nasıl bu kadar ustaca siyasi atmosferi anlatabiliyor. Hep şaşırıcam buna.

İkinci Dünya Savaşı'nın ayak sesleriyle ülkesi Polonya'yı ve ailesini bırakmak zorunda kalan Alma ve Japon sevgilisi İchimei'nin engel tanımaz aşklarına tanık oluyoruz romanda. 

İki farklı zaman diliminde akıp giden romanın bugünü konu  edinen kısmında bir başka zorunlu sürgün olan Moldavali İrina katılıyor aramıza. 

Allende, göçmenlik, savaş, toplama kampları, farklı kimlikler, ırkçılık, kadınların ve çocukların istismarı, çocuk pornosu, yaşlılık gibi her biri ayrı bir roman konusu olabilecek alabildiğine çetrefil ve sert konuları uyum ve sakinlikle ele alıyor. Bu böyle olunca, Allende'nin kaleminden çıkan her kurguyu "ne muhteşem bir kadın ne güçlü bir kalem" diyerek okuyorum. 

Son bir not, kitabı kapaktaki güzel Japon bacım için alacaklara. Kitapta öyle bir kadın yok, zira Japon sevgili bir erkek ve erkekler kapakta kitabı sattırmıyor demek :))))


01 Kasım 2020

Rita

 


Asi ruhlu, isyankar, güzel öğretmen Rita (Mille Dinesen) ile maalesef vedalaştık. Başlangıçta kahvaltı eğlencesi olarak başladığım Rita'ya bağlandım. Onun sadece itiraz etmek için itiraz eden biri olmadığını derin bir vicdan taşıdığını gördüm, sevdim Rita'yı. 

Rita, sık sık tekrarladığı gibi çocukları yetişkinlerden (çoğu zaman ebeveynlerinden) korumak için öğretmen olmuştu. Çünkü bir zamanlar kendisinin de yetişkinlerden korunmaya ihtiyacı vardı. Eğlenceli, hazır cevap ama bir o kadar da vicdanlı Rita tam 5 sezon boyunca sıkmadan izletti kendini. 

Danimarka yapımı olması nedeniyle bu ülkenin eğitim sistemine de bakış atmamızı sağlıyor dizi. Oooo aradaki fark bin yıl diyeceğim, evet bu bir geyik ama; gerçekten gündemlerindeki konularla bizim gündemimiz arasında epey bir fark var. Efendim şekerli gıdaların tüketilmesi, iklim değişikliği, bütün derslerde başarılı olan öğrenciler hayatta başarısızlıkla karşılaşınca tökezler mi, akran zorbalığı, göçmen öğrencilerin entegrasyonu gibi gibi... pekçok konu Danimarka'nın ve eğitim sisteminin gündeminde anlaşılan. Bizim böyle dertlerimiz bildiğiniz gibi yok, o yüzden dizilere de konu olmuyor tabi. 

Ne diyeyim izledim, beğendim, pişman değilim. Yine olsa yine izlerdim ama ne yazık ki finali yapılmış dizinin.