sevdiğim romanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sevdiğim romanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2021

Kırtasiye Dükkanı - Marjan Kamali


Kırtasiye Dükkanı, 1953 İran'ında başlayıp 2013 Amerika'sına uzanan, arka planına İran'ın politik ortamını alan güzel bir aşk hikayesi... 

Kitap, adını, Roya Kayhani ve Bahman Aslan'ın henüz 17 yaşındayken karşılaştıkları ve birbirlerine aşık oldukları kırtasiye dükkanından alıyor. 

"Dünyayı kurtaracak delikanlı" Bahman ile edebiyat düşkünü Roya'nın kitaplar, Mevlana şiirleri, politik kargaşa ve belirsizlik arasında filizlenen hikayesine odaklanırken de zaman zaman melodramik bir damar yakalıyor. 

Geçmişin asla geçmişte kalmadığı gerçeği bu iki gencin hızlı başlayan aşkının yolunu çiziyor. Son derece akıcı bir dille yazılmış, keyifle okunan bir kitap... 

08 Kasım 2021

Iza'nın Şarkısı - Magda Szabo


 

Magda Szabó’yu Kapı ile çok geç keşfetmiştim.

Keşke Szabo hala yaşıyor olsa da yeni bir şeyler yazma umudu doğsa…

Szabo’nun, Kapı’da yarattığı Emerenc karakteri unutulmazdı. Iza’nın Şarkısı’nı okumayı yeni bitirdim ve anladım ki, Szabo bir karakter yaratma dehasıymış.

Bu kitapta da iki unutulmaz karakter yaratmış: biri Iza diğeri annesi

Kitabın arka kapağı ve dolayısıyla konusu şöyle:

“Iza, babası ölünce yalnız kalan annesini yanına almak ister. Doktor kızıyla gurur duyan yaşlı kadın, sürdürdüğü taşra hayatını, anılarını, alışkanlıklarını, bir anlamda kimliğini bırakıp başkente taşınır. Ne yazık ki, yirminci yüzyılın ikinci yarısında, savaş sonrasında büyük bir hızla değişen Macar toplumunda, yalnızlık ve kuşak çatışması anlamına gelmektedir bu.”

Bu anlatıma tek itirazım ise kitabın konusu bence kuşak çatışması falan değil. Konu düpedüz bencillik.

YKY Szabo’nun Türkçe’ye çevrilen tüm kitaplarını basıyor. Ama ne yazık ki topu topu dört adet olan kitaplarından ikisinin baskısı tükenmiş. Yavru Ceylan ve Katalin  Sokağı satışta değil. Nadir’den 60 liraya almak zorunda olmak istemiyorum!

18 Ekim 2021

En Mavi Göz - Toni Morrison

 

Küçük bir kız çocuğu Pecola ve en büyük dileği "En Mavi Gözlere" sahip olmak... 

Toni Morrison, Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio Eyaleti'nin Loraine bölgesinde siyahi Pecola'nın hikayesini anlatır bize. Kitap, bedeninde doğuştan gelen renklerin bile değişmesini isteyecek kadar öteki olduğunu hissetmiş Pecola'nın nasıl bu noktaya savrulduğunun da hikayesidir aynı zamanda. Uzun zamandır kitapların konularından ziyade nasıl anlattıklarıyla ilgilenir oldum. Buraya aslında konuları değil üzerimde etkili oldukları noktayı yazmaya çalışıyorum bu nedenle. 

Bu kitapta da beni en çok etkileyen sanırım sakin küçük mahalle insanının doğruyu yanlışı çok iyi bilmesine rağmen olan bitene sadece izleyici kalması ve pasif davranışının kötülüğü harlaması olduğunu düşünüyorum. 

Toni Morrison kitabın sonuna çok samimi bir özeleştiri notu eklemiş. Büyük yazar ve kompleksiz olmak böyle bir dedim notu okuyunca. Şunları şunları yeterince iyi anlatmayı başaramadım, sonraki versiyonda düzenledim falan demiş.  

07 Ekim 2021

Nezaket Kuralları - Amor Towles



"Francie'lerin avlusundaki tek ağaç ne çamdı ne de baldıran. Dallarından çıkan yeşil sap kümelerinin üstünde sivri uçlu yaprakları vardı. Bu yapraklar sürü sürü açılmış yeşil şemsiyeleri andırırlardı. Kimileri Tuba ağacı derlerdi buna. Tohumları nereye düşerse düşsün, oradan gökyüzüne erişmeye çalışan bir ağaç biterdi. Çevresi tahta perdeli arsalarda, bakımsız süprüntü kümelerinin arasında büyürdü ve betonda yetişen tek ağaç oydu. Gürdü ama yalnızca yoksul mahallerde biterdi ve insanı bıktıracak kadar çoktu."

Bir Genç Kız Yetişiyor, Betty Smith, Çeviren Nihal Yeğinobalı

Okuduğum kitaplar genelde zihnimden uçup gidiyor. Belki tortusu bir yerlerde kalıyordur, bilemiyorum. Çocukluğumda okuduğum Bir Genç Kız Yetişiyor kitabının girişindeki üstteki paragrafı hiç unutmamışım. Unutmamışım diyorum çünkü kitap yıllar yıllar sonra elime düştüğünde paragrafı şaşırtıcı ölçüde eksiksiz tamamladım zihnimden. 

Bu paragrafta geçen Tuba ağacı gerçekten çok tuhaf. Cennet ağacı olarak da biliniyor. Ters bir ağaç diye anlatılıyor. Hayali diyen de var. "Bütün zorluklara rağmen büyüyen ama insanı bıktıracak kadar çok olan" bu ağaç Bir Genç Kız Yetişiyor kitabında, Brooklyli yoksul Francie'yi simgeliyordu.  

Tuba Ağacı

Bütün bu lafı dolandırmalarımın sebebi elbette Nezaket Kuralları'nı anlatmak için. 1937'ler Manhattan'ında gencecik bir kadının, "Katey"nin hayata tutunma serüvenini anlatıyor kitap. Kitabı okurken hissettiğim "özellikle yaşamın çok başındaysan, her türlü zorluğa rağmen hayata tutunmak mümkün ve güzel bir hayat olasılığı da akıldışı değil" duygusu... Ve bahsettiğim her iki kitapta da bu his aynıydı. Adeta bir ruh komşuluğu var iki kitap arasında. 

Bazı kitaplar okunurken o kadar uzaklara götürüyor ki, acaba gittiğim o yerden dolayı mı yazarın maharetinden dolayı mı bu kadar sevdim bilemiyorum diye düşünüyorum. Nezaket Kuralları da benim için böyle bir kitap oldu; aldı götürdü uzaklara.