KARIMA
Sofalar
seninle serin
Odalar
seninle ferah
Günüm
sevinçle uzun
Yatağında
kalktığım sabah
Elmanın
yarısı sen yarısı ben
Günümüz
gecemiz evimiz barkımız bir
Mutluluk bir
çimendir bastığın yerde biter
Yalnızlık
gittiğin yoldan gelir
Uzun süredir
rafta bekleyen kitaplarımdan biri olan Selçuk Altun’un Yalnızlık Gittiğin
Yoldan Gelir’ini nihayet okudum. Hikayeyi tahmin edemezdim tabi ama kitap beni
hiç şaşırtmadı. Bibliyofil ve
sanatsever Altun nasıl bir kitap yazabilir diye düşündüğümde aklıma geldiği
gibi bol kitaplı, resimli, müzikli kısaca bütün sanatlarla dolu bir kitap
çıkmış ortaya.
Aynı zamanda
bir Oktay Rifat tutkunu da olan Altun’un kitabı ismini Rifat’ın yukarıdaki
şiirinin son dizesinden alıyor. Konusu kısaca şöyle:
Çok küçük
yaşta anne ve babasını kaybeden Sina, zengin Dayısının yanında ve onun çizdiği
yolda parlak bir kariyere kavuşur. Ancak Sina’nın hayatla ilgili farklı
planları ve istekleri vardır. Kitapçoksever Sina ile kitap boyunca
çıktığımız yolculukta Bafra’dan Hakkari’ye Beyoğlu’ndan Manhattan’a soluk
soluğa “Dünyanın en iyi yazarını” ararız. Bulur muyuz? Sürpriz olsun.
Kitabı
okurken kendimi devasa bir kütüphanede, türlü çeşitli türlerin bulunduğu bir
müzik evinde, kapsamlı bir sanat galerisinde hissettim. Zaman zaman ayrıntıların
ve isimlerin sayısını abartılı bulsam da sanırım kitapseverlerin kaçınamayacağı
bir insan Selçuk Altun. Kitaptan, kahramanımız Sina üzerinden taşan bir kibir
var mı var; buna karşılık başka bir Selçuk Altun kitabı okur muyum, okurum J