Okumak, izlemek çok kişisel bir serüven. Bir eserin derinliği,
senin o katmanlarda dolaşma ve anlama sınırının genişliğiyle anlaşılıyor. Kimi
zaman da hayatındaki dönüşümler, mihenk taşlarıyla bir kitap örtüşüyor. Bakıyorsun başka bir insanda böyle bir karşılığı yok.
2015 senesi, benim kişisel tarihimde de bir dönüm noktası.
Çocukluktan bu yana içinde olduğum, hayalini kurduğum bir dünyanın –aslında hiç
de ideal değildi- tamamen dışına itilmek ve o tarihten sonra bir şekilde
kendimi ait hissetmediğim yerlerde tutunma çabamın devam etmesi.
İşte Adalet Ağaoğlu benim kendi halindeki dünyamda, büyük
bir çalkantının yaşandığı 2015 yılında yeniden hayatıma girdi ve bana yaren
oldu. Yeniden girdi diyorum çünkü Ağaoğlu’nun çok bilinen üçlemesi “Ölmeye
Yatmak”, “Bir Düğün Gecesi” ve “Hayır”ı okumuş ve çok sevmiştim. Tekrar hayatıma girdiğinde ise ona
günlükleriyle çok yakındım artık. Damla Damla Günler ismini taşıyan ve 4
ciltten oluşan bu günlükler, bir kadının yazma/okuma/öğrenme iştahını, hayata karşı sarsılmaz
merakını, kendini emek emek var etme çabasını, hatalarını, yanılgılarını büyük bir cesaretle anlatırken, bir yandan da bana pes etme
dedi durdu.
O günler, bu günlükleri okurken, Adalet Ağaoğlu halen siyasi
tercihleri açısından çok da eleştiri alan bir konumdaydı. Ben ilk ağızdan
okuduğumda, bir yazarın, belki ilk bakışta ahmakça gelen “bu düzen değişmeli, kim
değiştirirse değiştirsin” saf inancını görmüş, sonradan kendisine kahretmesini de okumuştum. Aradan yıllar geçmesine karşın halen bu kadar güncel olarak Adalet Hanım'a kızılmasının arkasında belki de o tek kişinin bir şeylere kanması/yanılmasından çok halen ülkede değişimi başaramamış, buna karşılık kendini değil başka birini suçlamayı tercih etmiş iktidara hasret insanların olduğunu düşünüyorum. Keşke bir kadın yazarın kanaatleri, ülke yönetiminde bu kadar etkili ve önemsenir olsaydı, ama değil.
O günlerde de
ileri yaşlarında olan Adalet Hanımın bir gün hayatını kaybettiğinde çok çok
üzüleceğimi biliyordum. Yol arkadaşı, dostu çok sevdiği eşinin kaybıyla artık yaşamla arasına mesafe koyduğunu anlamıştım.
Adalet Ağaoğlu iyi ki yaşadın, iyi ki yazdın, iyi ki Aysel'i yarattın, iyi ki günlüklerine içini döktün ve bizim de duygularını en çıplak haliyle paylaşmamıza izin verdin. Saygı ve sevgiyle.