Kayıp Çocuk Arşivi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kayıp Çocuk Arşivi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Temmuz 2020

Kayıp Çocuk Arşivi ya da Kaldıramadığımız Gerçekler

Valeria Luiselli ilk kez tanıştığım bir yazar. Kayıp Çocuk Arşivi'ni de düşüncelerine önem verdiğim birkaç kişinin paylaşımlarında gördüm ve okumaya karar verdim. 

New York'tan başlayıp Meksika'da son bulan bu sarsıcı yol hikayesi, kaldıramadığım acı gerçeklerden birine işaret ettiği için okuması hayli zahmetli oldu. Kitabın neredeyse dörtte üçü -yazarın tercihi üzerine- gevşek, inişleri çıkışları olmayan bir tempoda ilerledi, meğer bu bizi bir şeylere hazırlamak içinmiş ve pek gerekliymiş. 

New York'da işitsel peyzaj projesinde çalışan ve eskiden gazeteci olan bir kadın, akustemoloji uzmanı bir adam. Kitap boyunca isimleri hiç öğrenemiyoruz. Onlar adam ve kadın, anne ve baba. Kadının 5 yaşında bir kızı var, adamın da 10 yaşında bir oğlu. Proje ile New York'da konuşulan dillerin ses haritası çıkarılmak isteniyor. Projenin kendi dışında oldukça sıradan bir kadın ve adam hikayesi buraya kadar.



Kadının kökleri Meksika'ya dayanıyor. Meksika bizim için önemli bir ülke çünkü Amerika'ya Meksika, El Salvador, Guetemala, Honduras'tan gibi birçok Orta Amerika ülkesinden her yıl yüzlerce çocuk geliyor. Meksika'dan gelen çocuklar -tuhaf bir yasanın kurbanı olarak- hemen sınır dışı edilirken, diğer  Orta Amerika ülkelerinden gelen çocukların sınırdışı edilmeleri için mahkemeye çıkmaları gerekiyor, eğer ülkelerinde kötü muameleye, ırk, din, dil ayrımına maruz kaldıklarını ispatlarlarsa kalabiliyorlar. Bu çocuklar yanlarında bir yetişkin olmadan, yiyecekleri yemek, içecekleri su olmadan binlerce kilometrelik yolları, çölleri aşarak Amerika'ya ulaşmaya çalışıyorlar. Ülkelerindeki suç, şiddet ortamı ve yoksulluktan kaçan çocukların pek çoğu başarılı olamıyor, kayıp çocuklar haline geliyorlar. Uzun yıllara yayılan bu dramda aileler dağılıyor, çocuklar hayatta kalsa bile belirsiz bir geleceğe doğru adım atıyor.

Bütün bunları okumak yeterince sarsıcı değilmiş gibi, yazarın anlatıcı olan kadından sözü 10 yaşındaki oğlana vermesiyle bir kez daha sert bir yumruk yiyoruz.

Kitap boyunca bana eşlik eden duygu ise şu oldu: Karakterler üzerinden anlatılan bu hikayenin niceleri her gün yaşanıyor. Ve evet bunlar gerçeğe çok yakın kurgular. Okuması gerçekten zahmetli bu kitabı tavsiye ederken kaldıramadığımız gerçekler konusunda uyarıyorum: hazır değilseniz sarsabilir.