30 Ağustos 2021

Yükseliş - Krizdeki Uluslar için Dönüm Noktaları - Jared Diamond


Jared Diamond'u Tüfek, Mikrop ve Çelik'ten tanıyor çoğu kişi. Esasında çok ilginç başka kitapları da var. Çöküş ve Yükseliş de bunlardan ikisi. Sanırım sıralamada Çöküş ikinci ama benim elim Yükseliş'e gitti nedense. 

Yükseliş, Finlandiya, Japonya, Şili, Endonezya, Almanya, Avustralya ve ABD örneklerinde, kriz baskısı altındaki ülkelerin çıkış becerilerini ele alıyor, sonrasında da bugünkü durumları değerlendiriliyor.

Kitapta, Sovyetler Birliği'ne komşu Finlandiya'nın sosyal refah devletine evrilmesi, Meiji dönemi Japonyası'nın yalıtık bir ada ülkesiyken karşı karşı kaldığı askeri krizle birlikte bugünkü Japonya'ya dönüşümü, kendini İngiliz gören Avustralyalıların ulusal kimliklerini bulmaları, devasa kaynakları ve ekonomisiyle Amerika Birleşik Devletleri'nin gittikçe büyüyen ve bütün dünyayı etkileyen sorunları gibi her ülkenin yakın tarihindeki kriz dönemlerinin sonuçları ele alınıyor. İtiraf edeyim Endonezya'da ne olup bittiğini ilk kez bu kitapta okudum. Kitap çok keyifli. Keşke Türkiye'yi de yazsa dedim.  

Diamond'un üslubu sayesinde kitap adeta bilgili bir dostla sohbet eder gibi. Elimden bir an bırakmadım. Şimdi araya bir kurgu sıkıştırıp Çöküş'e başlayacağım. 

Bu arada, öykü okuyamaya merak sardığım için buraya not düşmem zor oluyor. Biraz ondan biraz bundan okudum bir süre. 


20 Temmuz 2021

Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz - Ocean Vuong

 

Amerika, Vietnam'a ilk bombayı attığında tarih 8 Mart 1965 idi. Bu, uzun sürecek bir kısırdöngünün başlangıcıydı. Amerikan askerleri neden Vietnam'da olduklarını hiçbir zaman anlamadılar. Vietnamlılar yaşadıkları kabustan uzun süre uyanamadılar. Vietnam'a atılan tonlarca bomba bu savaşı anlatmaya yetmiyor. Tecavüzler, işkence, eve dönünce intihar eden askerler aslında orada neler yaşanmış olabileceğini bize daha iyi anlatıyor. 

Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz, bir Vietnam Savaşı kitabı, evet. Ama aynı zamanda bu savaşı başlatmamış, buna karşılık hayatları boyunca bunun bedelini ödemiş insanların kitabı. 

Bu kitap okuma yazma bilmeyen bir kadına oğlu tarafından yazılmış bir mektup. Babası beyaz bir Amerikalı olan, Vietnam'da olması gerekenden fazla beyaz, Amerika'da ise fazla sarı olan ve her an bu farklılığı hatırlatılan Anne'ye oğlu "Küçük Köpek" tarafından yazılan bir iç döküş. 

Şair Ocean Vuong'un ilk romanı olan bu kitap, başlangıçta fazla metaforik ve şiirsel diliyle beni zorladı. Zaman zaman kopuk gelen anlatım, kitabın ikinci yarısından sonra konu derinleşince daha az umursadığım bir detay oldu. Sonuçta kitabın kapağını "sevdim" hissiyle kapattım. 

10 Temmuz 2021

Ben, Kirke - Madeline Miller

 


Pek çok yazara ilham kaynağı olan mitolojik kahraman Kirke'yi bu kez kendi sesinden kendi soluğundan okuyoruz. 

Güneş'in kızı, Aiaie'nin cadısı, Prometheus'a merhamet eden, Athena'ya kafa tutan, aslanlara ve kurtlara söz geçiren, koca mürettabatları domuza çeviren Tanrıça Kirke, Madeline Miller'ın yeniden yazımıyla tekrar bizi selamlıyor.  

Çok az mitoloji bilgisiyle bile okunabilecek kitap, bildiğimiz hikayelere de yaptığı göndermelerle de dikkat çekiyor. 

06 Temmuz 2021

Ağaçkakan - Tom Robbins


Öykü sevdiğim bir tür değildi. Neden mi? İçine giremediğimi, girdiğimde de bitiverdiğini düşünüyordum. Sanırım bu düşüncede öyküyü -yanlış bir biçimde- romanın kısası olarak algılamanın etkisi büyük. 

Bu sene bir dizi nedenle, öykünün bambaşka bir tür olduğu gerçeğini -bu yaşımda- keşfettim. Bu keşif çok keyifli oldu zira bir sürü öykünün kapısını araladı bana. Öykü kitaplarını baştan başlayıp sonuna kadar okuduğum gibi, çoğu zaman da, aralarından seçtiklerimi okuyarak da sevdim. Bunun teknik zorluğu buraya dökümünü yapamamak oldu sadece. Ama belki bir ara bir öykü yazısı yazarım. 

Öykünün yoğun ritmine alışan zihnim bu kez de romanda bocalamaya başladı :) Okuyorsun okuyorsun bir türlü bir şey olmuyor, bir konuya bağlanmıyor gibi bir sabırsızlık yaşamaya başladım. Bir tür futbol basketbol maçı izleme farkı gibi. Birinde bir gol atana kadar 90 dakika koşuyorsun öbüründe bir o potaya bir potaya üçlükler havada uçuşuyor. 

Bu zorluğun üstesinden gelmek için "neşeli" bir roman kattım araya. 

Tom Robbins hep bizimle kafa bulur, keyiflidir. Nitekim Ağaçkakan da keyifliydi. 

Dünyaca meşhur bir bombacı olan Bernard ile devrik bir kraliyet ailesinin prensesi Leigh-Cheri'nin aşkını anlatıyor Ağaçkakan. Bir Tom Robbins romanı daha fazla özetlenemez bence. Yine kainatın sınırlarında dolaşıp Camel sigara paketindeki sırları çözüp bir tavan arasında mahpus hayatı yaşayıp Robbins'in zihninin hızına yetişmeye çalıştık bu kitapta da. 

18 Haziran 2021

Köpekbalıklarının Dengesi - Caterina Bonvicini

Pek çok kişi Köpekbalıklarının Dengesi'nin ana konusunun depresyon olduğunu yazmış. Bence asıl mesele doğanın, hayvanların, insanların dengesi. Pek tabii ki, kitap insanın dengesini yitirdiği durumlara -depresyon- da değiniyor, ama bence bütün mesele dengede. Aynı zamanda aile bağları romanı bu kitap: çok bilinmeyenli ailenin neler üretebileceğini artık tahmin edebiliyoruz.

Kitap, köpekbalıklarının davranışlarıyla ilgili çok hoş detaylara yer veriyor. Kendini bütün canlıların üzerine koyan ancak gayet sıradan olan insanlara davranışlarının sıradanlığını bu kez köpekbalıkları üzerinden anlatıyor.   

Veee herşeyiyle bir İtalya kitabı Köpekbalıklarının Dengesi...  

Arka kapak şöyle anlatmış konuyu: 

"Bu romanın başat kahramanları hem kişisel sorunlarıyla başa çıkmaya çalışan Sofia, hem de hayat tarzı ve davranışlarıyla sandığımızdan daha insancıl olan köpekbalıklarıdır. 

Caterina Bonvicini, genç bir kadının süregiden ruhsal dramının yanı sıra onu en yakınındakilere bile saldırmaya iten umutsuzluğunu, bu arada hayata bakışta köpekbalıkları eşliğinde olgunlaşmasını duru ve şiirsel bir üslupla anlatıyor."

02 Haziran 2021

Bülbülü Öldürmek - Harper Lee


Okumayan en son benim kaldığım bir kitabı anlatmak da ne bileyim biraz tuhaf :) Olsun, tuhaflık bizim işimiz. 

ABD'nin güneyindeki hayali Maycomb kasabasında geçen kitapta, "kendine benzemeyene, ötekine düşmanlık" konusu ele alınıyor. Tahmin edersiniz ki, yer ABD'nin Güney'i ve konu öteki ise işin içinde bir siyah düşmanlığı olmazsa olmazdır. 

İşlemediği bir suç nedeniyle yargılanan Tom isimli siyahinin yargılanması, kasabanın suça ve potansiyel olarak suçlu gördüğü "kendinden farklı insana" bakış açısını ortaya koyar. Birbirini uzun zamandır tanıyan kasabalıların büyük kısmı, yargılama başlamadan dahi suçluyu ilan ederken; azınlıkta da kalsa peşin hükümlü olmayanlar da vardır. Kitap, Scout isimli küçük kız çocuğunun gözünden anlatıyor. 

Çocukların gözünden anlatılan kitapları, çocukça değil cesurca buluyorum. Önyargıların kirletemediği insanın ne olduğunu hatırlamamız için yazara da okuyucuya da imkan tanıyor. 

29 Mayıs 2021

Katedral - Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz - Raymond Carver


Bu iki kitabı okudum deyip konuyu kapatmak isterdim çünkü Carver'ın yazdıkları üzerine konuşmak zor.  

Çok küçük yaşta evlenip iki çocuğun sorumluluğunu alan, ailesini geçindirmek için hademelik, servis elemanlığı, benzincilik gibi akla gelen her işte çalışan Carver'ın, öykülerinde bu arka planı sezmek mümkünken, Iowa'da devam ettiği ünlü yazarlık okulu ve sonrasındaki akademik hayatı neredeyse öykülerinde hiç yer almıyor. Ya da bana öyle geliyor. 

Öykülerdeki kişiler hiç aceleleri olmadan, uzun çekim sahneleri olan bir filmdeki gibi dakikalarca konuşuyor. Bir an hiçbir şey olmadığı hissine kapılıyorsunuz. Ama oluyor. Üstelik de olanlar sarsıcı, sorgulatıcı, çoğu zaman ürkütücü. Bunları okuduklarımızdan çok yazarın bize sezdirdikleriyle kavrayabiliyoruz. Carver'ı biraz meşakkatli yapan da bu. Eğer başı sonu belli şeyler okumaya alışıksanız Carver biraz gerilimli bir okuma vaat ediyor. Carver'dan zevk alabilmek için zaman ve üslubu kavramak gerekiyor. Sonuçta ben bağlandım kendisine. Böylece Katedral'den sonra Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz kitabını da okudum.  

Sonuçta okuyun diyeceğim ama ilk birkaç öyküyü okuyup da bir boşluk hissi duyarsanız bana kızmayın. Okumaya devam edin :) 

12 Mayıs 2021

4 Hane 1 Teslim - Eyüp Aygün Tayşir


Teneke Mahallesi'nde başlayan dört hane değiştirip türlü hallere düşen Sabri'nin, Nalan'ın, Baki'nin, Muhlise Hanım'ın, Raşit Bey'in hikayesi 4 Hane 1 Teslim... Şehrin kıyısında tutunabilmek için onca güç sarf ettikten sonra inancıyla aklının arasında sıkışıp tam aklında karar kılmışken başına gelenleri anca mucizelerle açıklanabileceğine ikna olan ahalinin kitabı biraz da.  

Naif hikayesini, tatlı dilini pek beğendiğim 4 Hane 1 Teslim'in son bölümü biraz didaktizme teslim olmuş gibi gelse de son 15 sayfanın kusuru olmaz diyorum. 


02 Mayıs 2021

Algernon'a Çiçekler - Daniel Keyes


Çok düşük IQ seviyesi ile dünyaya gelen Charlie, bilim adamlarının bu durumdaki insanların zeka seviyelerini artırmak için üzerinde çalıştıkları bir deneye "denek" olarak dahil olur. Daha önce bu deneyin bir parçası olan kobay faresi Algernon, onun bir adım önünde bu deneyin ilk canlı deneğidir. 

Charlie'nin macerası, insanın bilgiyle ilişkisi, hayatın anlamı gibi çok temel konularda biz okuyuculara derin derin düşünme imkanı sunuyor. 

Romanın anlatım dili yalın, konular derin... Şaşırtıcı, keyifli bir kitaptı. 
 

25 Nisan 2021

Agnes Varda haftasonu

Fransız Yeni Dalga akımının büyükannesi olarak bilinen Agnes Varda ile dolu bir hafta sonu geçirdim.

Agnas Varda'nın filmleri, belgeselleri yeni anlatım tarzları, teknik yenilikler ve eşsiz bir görsel bakış içeren denemelerle dolu. İlk mesleği olan fotoğrafçılık da bunda etkili. 

İlk olarak Agnes Varda'nın otobiyografik-belgeseli "Agnes Varda'yı Anlatıyor"unu izleyince, gerisi de geldi. Mutluluk (film), Cleo 5'den 7'ye (film) ve Toplayıcılar (belgesel) hepsi muhteşem.



 


































23 Nisan 2021

Kral Oidipus - Antigone - Sophokles

 



Katıldığım edebiyat atölyesi sayesinde hiç dolaşmadığım yerlerde dolaşıyorum. Bu sefer de trajedya okuyoruz. 
Konusunu hepimizin az çok bildiği Kral Oidipus ve Oidipus'un kızı Anigone'nin Oidipus'un ölümünün ardından yaşadıklarını anlatan Antigone.

Freud'un Oidipus Kompleksi teorisini, bu trajedyayı okuduktan sonra değil Shakespeare'in Hamlet'ini izledikten sonra kurduğu düşünülüyor.  

Kafamız o kadar çorba ki, şu iki trajedyayı okurken bile, aklımdan, "bundan binlerce yıl önce köleli toplumda yazılan bir trajedyada Kral'a insaflı, adaletli, vakur, kin tutmayan, mütevazi olmasını öğütleyen Sophokles şimdi yaşasaydı, bunları diyemezdi" gibi düşünceler geçiyor. 

90 yıl yaşayan 100'e yakın trajedya yazan, buna karşılık bunlardan çok azı günümüze ulaşan Sophokles, bir yurttaş olarak bize uzak uzak diyarlardan öğütler veriyor. 







21 Nisan 2021

Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan


Efendim, gayet başarılı film uyarlamasından olacak; Anayurt Oteli'ni okumamıştım bunca zamandır. Ne yalan söyleyeyim kayıp büyük. 

Küçük bir Anadolu kasabasındaki Anayurt Oteli'nin katibi Zebercet, bir düşün peşine takılıp yıllarca bastırdığı bütün duygularla başbaşa kalır. 

Yusuf Atılgan'ın yarattığı karakter o kadar canlı, detaylar o kadar alt üst edici ki, kasılma, öfke ve merak karışımı bir sersemleme ile kitabı okudum. Geç oldu ve biraz güç oldu ama değdi. 

17 Nisan 2021

Acele Etme Çabuk Ol - Aydın Boysan


Aydın Boysan'ın sözünü tuttum; acele etmedim çabuk oldum, kısacık bir zamanda okudum kitabını. 

1921 doğumlu Boysan'ın doğduğu şehir İstanbul'un 1950'ler bu yana yağmalanışına şahitliği, gezdiği ülkeler, şehirler, -olmazsa olmaz- içki adabına ilişkin düşünceleri, mizah, Bektaşilik gibi pekçok konudaki bakış açısını içeriyor kitap. 

Sohbet eder gibi akıp gidiyor sayfalar da. Sonlara doğru artan tekrarlar için bir editöryel müdahale eksikliği hissettim sadece. 


16 Nisan 2021

Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz - Melisa Kesmez


Öykü okuma konusunda çok iyi olduğum söylenemez. Galiba romanın çok sesli, çok kişili yapısı daha çok sarıyor beni. Katıldığım bir atölye sayesinde yeni yeni çabalıyorum. Melisa Kesmez'i bir arkadaşımın tavsiyesiyle okudum. Mutlu, umutlu, naif buna karşılık alabildiğine derin gözleme dayanan öyküler. Ben sevdim. 

13 Nisan 2021

Metin Abi'ye...

Eğer bu bir veda yazısı olsaydı, yüreğim yetmezdi. Ama veda etseydim sana Metin Abi, bunu bilirdim eminim. Gülümsemen gözümün önüne gelip de şu an tebessüm ediyorsam, bu olsa olsa bir saygının ifadesi yazısıdır, başka ne olacak?

Bulunduğu yeri aydınlatan, herkese kolu kanadı yeten çok az insan var. Biri de benim payıma düştü, ne şanslıyım. Hiç mi sekmez bilmiyorum, ya telefonun ucunda ya onca işinin ortasında bir masanın başında. Nerden bilir, nasıl hisseder dara düştüğünü insanın, bunun da hikmetinden sual olunmaz.

Fazla eli açık, fazla vicdanlı, fazla yufka yürekli bulur; kendini hep ihmal ettiğini düşünür, söylerdim de bunu ona. Baya dırdır ederdim. Tatlı tatlı didişirdik. Beş benzemez onca insanı bir araya getirir; herkesin nerde, ne koşulda olduğunu bilir; sorar, arar, küsmez, darılmaz, sabreder, dinler ve kendi de anlatırdı hikayelerini. 

Hem koskocaman bir yürek; hem muzip küçük bir çocuk. Hem “ne olursa olsun arkandayım” diyen bir güven hem yiyelim içelim eğlenelim diyen bir neşe… Hem rakamları evirip çevirerek oynamayı seven küçük bir yaramaz hem kim bilir nerelerden topladığı hikayeleri anlatan bir dede… 

Metin Abi, biz seni çok sevdik. Sen de bizi, hepimizi o yüreğe sığdırdın.

Kağıt Ev - Carlos Maria Dominguez


 

Kağıt Ev'i, Beliz Güçbilmez atölyesi için ikinci kez okudum. İtiraf edeyim ilkinde dikkatimi çok vermeden okuyup geçmişim. İkinci okuyuşum kitabı daha derinlemesine anlamama yardımcı oldu. 

Kağıt Ev, kitap tutkunlarının çok seveceği kısa bir novella. Cambridge Üniversitesi'nde Hispanik Diller Profesörü olan Bluma Lennon'un, Emily Dickinson'un bir şiirini okurken bir arabanın altında kalmasıyla başlıyor kitap. Bluma'nın ölümünden sonra genç asistanına gelen meçhul bir kitap ve bu kitabın geliş nedeninin peşine düşen biz okuyucular, kitap tutkusu, kütüphaneler, yazarlarla kurulu bir hikayenin içine buyur ediliyoruz. 

Kağıt Ev kitap okumayı seven herkesi öyle ya da böyle içine alacak, meraklandıracak, keyiflendirecek bir kitap.